DAP, DAT ve DDP TESLİM ŞEKİLLERİNDE SİGORTA VE DAMGA VERGİSİ MESELESİ

DAP, DAT ve DDP TESLİM ŞEKİLLERİNDE SİGORTA VE DAMGA VERGİSİ MESELESİ

Teslim Şekilleri, uluslararası ticarette bilinen meşhur
ismiyle İNCOTERMS, Milletler Arası Ticaret Odası (ICC- ICC – International
Chamber of Commerce) tarafından düzenlenen, eşyanın taşınması ile teslimi
aşamalarında, sorumluluklar ve maliyetlerin taraflar arasında dağılımını
belirleyen kuralları ifade etmektedir.

Söz konusu kurallar, eşyanın taşınması ve tesliminde
yaşanan problemlerin bertaraf edilmesi maksadıyla ticari hayatımıza girmiş
olup, ilk olarak 1936 yılında kullanılmaya başlanmıştır.  Incoterms,
değişen koşullara bağlı olarak 1963, 1967, 1976, 1980, 1990, 2000 yıllarında
revize edilmiş olmakla birlikte hali hazırda 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe
girmiş olan Incoterms 2010 versiyonu kullanılmaktadır. Sözleşme ve belgelerde
belirtilmesi şartıyla bütün versiyonların kullanılmasında bir beis olmadığı
gibi; kuralların hukuki açıdan ihtiyari nitelik taşıdığını da belirtmek faydalı
olacaktır.

Makalemizin başlığını oluşturan teslim şekillerini
kısaca tarif etmek gerekirse:

1-
                
DAT – Delivered
at Terminal

Terminalde
Teslim; Tüm masraf ve riskler ihracatçıya ait olmak üzere, eşyanın ithalatçının
ülkesinde belirlenen liman/terminalde araçtan boşaltılarak teslim edilmesidir.
 Satıcının
alıcıya karşı sigorta sözleşmesi yapmak yükümlülüğü yoktur

2-
                
DAP – Delivered
at Place

Belirlenen
Yerde Teslim; Eşya ithalatçının ülkesinde ve belirlenen adrese vergiler
hariç tüm masraflar ödenmiş olarak teslim edilir.
 Satıcının alıcıya karşı
sigorta sözleşmesi yapmak yükümlülüğü yoktur

3-
                
DDP – Delivered
Duty Paid

Gümrük
Vergileri Ödenmiş Halde Teslim; Eşyanın ithalatçının ülkesinde tüm
masraflar ve gümrük vergileri ödenmiş olarak tüm teslim edilmesidir.
 Satıcının
alıcıya karşı sigorta sözleşmesi yapmak yükümlülüğü yoktur

 

Tanımlardaki tüm masraflar sayılırken, sigorta
yükümlülüğünün satıcının sorumluluğundan ari gösterilmesi tezat bir durumu
ifade ettiği açıktır. Durum bu minval üzereyken, T.C. Ticaret Bakanlığı Orta
Karadeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından 09.11. 2018 tarih ve
36653135-205-E-00038713016 sayılı İncoterms 2010 teslim şekilleri konulu
yazının yayımlanmasıyla DAP, DAT ve DDP gibi teslim şekilleriyle yapılan
işlemlerde sigorta meselesi yeniden gündem oldu. Söz konusu yazıda kısaca “ Bu
itibarla alıcı tarafından herhangi bir sigorta ödemesi beyanı yapılmayan DAP,
DAT ve DDP gibi teslim şekillerine konu ithalat beyannameleri için ilgili
firmasından alıcı-satıcı arasında düzenlenmiş olan bir sigorta sözleşmesinin
olup olmaması sorulması ve ibrazının istenilmesi, böyle bir sözleşmenin
bulunması halinde ise sözleşmede sigorta yükümlülüğünün satıcıya ait olduğuna
dair herhangi bir madde bulunmaması durumunda sigorta yükümlülüğünün alıcıda
olduğu kabul edilerek söz konusu sigorta masrafının 4458 sayılı Kanun’un 27/e
maddesine göre gümrük kıymetine ilave edilmesi gerekmektedir. ” ifadeleri
kullanılması üzerine, mezkûr teslim şekilleriyle işlem yapan firmalarda
tedirginlik oluşmasına neden oldu. Oysa bahis konusu yazı, yeni bir şey
getirmediği gibi firmalarımızın ticaret kurallarını bilerek yapmalarının
önemini vurgulaması adına ayrıca dikkate şayandır.

Bilindiği üzere DAP, DAT ve DDP gibi teslim
şekillerinde satıcının sigorta ettirme sorumluluğu yoktur. Eğer belirlenen
teslim yeri net değilse satıcı bu noktalardan kendi amacına en uygun olanını
seçebilir. Satıcının bu seçimi, alıcının bilgisizliğiyle harmanlanırsa hem
eşyanın başına bir şey gelmesi halinde sigortadan parasını alamama durumuyla;
hem de gümrük kıymetine sigortayı ilave etmediği için kıymet eksikliği
münasebetiyle cezai yaptırım riskiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Zira Gümrük
Kanunu 27/e maddesine göre varış limanına kadar yapılan sigorta ve giderlerinin
fiilen ödenen veya ödenecek kıymete ilave edilmesi zorunludur. Bu bakımdan
ihtiyatı elden bırakmamak adına makalemize konu teslim şekilleriyle ticari
faaliyetlerini sürdüren alıcı tarafına naçizane tavsiyelerimiz olacaktır.

1-
  
Yükümlülüklerin nerede
başlayıp, nerede bittiğinin net bir şekilde ortaya konulmasına,

2-
  
Satıcı ile
aranızda sigorta sözleşmesinin yapılmasına,

3-
  
Sigorta
yükümlülüğünün satıcıya ait olduğuna,

4-
  
Yükümlülüğü karşı taraf üzerine
almıyorsa; sigortanın tarafınızca yapılmasına,

5-
  
Türkiye’deki giriş liman
veya varış yerine kadar (Hatta kapınıza kadar) sigortanın yapılmış olduğuna,

 

dikkat edilmesi “Mal, canın yongasıdır” atasözüyle de muvafık
düşecektir.

Satıcı ile
alıcı arasında sigorta sözleşmesinin yapılıp yapılmadığı hususundan dem
vurmuştuk.
 
Sözleşme lafzını duyduğumuzda
aklımıza Damga Vergisi Kanunu geldiğinden, bu meyandaki sözleşmelerin damga
vergisinin konusu olup, olmadığı da diğer bir mevzuu olarak
karşımıza çıkmaktadır.

Damga vergisi kanunu açısından konuya projeksiyon
tuttuğumuzda, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna
ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü
maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9 uncu
maddesinde, Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden
müstesna olduğu hükme bağlanmıştır. 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun
“IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (5)
numaralı fıkrasında,
Sigorta,
reasürans ve koasürans sözleşmeleri, bireysel emeklilik, gruba bağlı bireysel
emeklilik, işveren grup emeklilik sözleşmeleri, diğer kağıtlarda yer alan
sigorta yaptırma taahhütleri ile sigorta primleri ve bireysel emeklilik katkı
paylarının ödenmesine ilişkin kâğıtlar ve sigortanın tecdit ve temdidi ile
temin olunan meblağın tezyidi halinde verilen beyanname ve avönanlar d
amga vergisinden istisna olduğu hükme bağlandığından,
makalemize konu sigorta sözleşmelerinin, Damga Vergisi kapsamında
değerlendirilmemesi gerektiği mütalaa edilmektedir (Ayrıca bu meyanda Gelir
İdaresi başkanlığınca yayımlanmış özelgeler de mevcuttur).

Sonuç olarak, bahis konusu teslim şekillerinde varış
yerine kadar bütün masraflar ve risk satıcıya ait olmakla birlikte sigorta
yükümlülüğünün kapsam dışında bırakılması gerek gümrük uygulamalarında gerekse
sigorta tazminleri açısından ihtilaflara zemin teşkil ettiği izahtan
varestedir. Mezkur itilafların bertaraf edilmesi adına CİF ve CIP teslim
şekillerinde olduğu gibi asgari sigortanın satıcının sorumluluğunda olmasına
dair kuralın yeni İNCOTERMS revizyonlarına konu edilmesinin uygun olacağı
düşünülmektedir.
 

 

Haki
DEMİRTAŞ

Yetkilendirilmiş
Gümrük Müşaviri

hakan erkan