DİİB KAPAMA İŞLEMLERİNDE İNSANİ HATALAR
“Ufak bir hatanın cezasını kıyamete kadar çekeceksin.” Tolstoy
Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında taahhüt kapatma işlemleri için, 2006/12 sayılı DIR Tebliğinin 37. Maddesinde açıklandığı üzere, en geç belge süresi sonundan itibaren 3 (üç) ay içerisinde, elektronik ortamda ve aynı zamanda tebliğin 3 nolu ekinde belirtilen bilgi ve belgelerle birlikte belge sahibi firmanın üyesi bulunduğu ihracatçı birlikleri genel sekreterliğine müracaat edilmesi gerekmektedir. Belirtilen süre zarfında kapatma müracaatında bulunmayan firmalar adına düzenlenen belgelerin ilgili ihracatçı birlikleri genel sekreterliğince müeyyide uygulanarak resen kapatılacağı ilgili mevzuat münderecatında hüküm altına alınmıştır.
Resen kapatılan dahilde işleme izin belgeleri aylık listeler halinde Resmî Gazete ’de yayımlanmaktadır. Resen kapatma işlemi mevzuat gereği, ilgili mercilere ve ilgili vergi dairelerine ayrıca bildirilmeyip, konunun resmi gazeteye tevdi edilmesiyle birlikte insan olgusunun devreye girip bu bildirimin atlanması halinde önü alınmaz sorunları da maalesef beraberinde getireceği izahtan varestedir.
Dahilde İşleme sisteminin asıl amacı ülkemizin ihracatını artırmaktır. Fiili olarak belge üzerinde ihracı taahhüt edilen ürünlerin ihraç edilmesi ve bunun ispatlanması halinde, İlgili tebliğde hüküm altına alınan prosedürlere gerek kalmadan taahhüt hesabının firmaların kapısına kilit vurduracak mesabede cezai müeyyidelere gerek kalmadan kapatılabilmesi gerektiği düşünülmektedir. Diğer taraftan iletişimin çok yaygın bir şekilde kullanıldığı günümüzde resen kapatma işlemlerinin resmi gazetelere tevdi edildiği aşamada eş zamanlı olarak ilgili kurumlara veya mercilere bildirimlerin yapılması ziyadesiyle önemlidir.
Ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayan bir firmanın yaşadığı problemden yola çıkarak konuyu somutlaştırmak isterim. Bahis konusu firma; dahilde İşlemenin esas amacı doğrultusunda belgesi kapsamında ihracat taahhüdünü süresi içerisinde % 47 fazlasıyla gerçekleştirmiş ancak kapatma ile ilgili prosedürleri maalesef insani usul hatalarından dolayı yerine getiremediğinden ciddi anlamda müeyyide ile karşı karşıya kalmıştır. Fiili ihracat gerçekleştiği halde (Belge ve bilgilerle rahatlıkla ispatı mümkün olmakla beraber), usul hatasından dolayı; yapılan ihracatlar maalesef yok hükmündedir. Bu manada Vergi Usul Kanununun 3. maddesindeki “işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması ilkesi” ziyadesiyle önemlidir. Bir işlemin mahiyeti gerçekleşmişse bunun karşılığında verilen ceza; yok hükmünde olmamalıdır. Yani makalemize konu işlemin esasını “İhracat” olarak ele alırsak; fiili olarak eşyanın ihracat rejimi kapsamında yurt dışı edilmesi ve ülkeye ekonomik değer kazandırma ilkesini baz almamız ve müeyyidelerin esasa göre uygulanması gerekir. Bunun dışında yapılan tüm insani hataların veya prosedür eksikliklerinin “usulsüzlük” olarak değerlendirilmesi ve müeyyidelerin usulsüzlük çerçevesinde mütalaa edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Hal böyle iken 2006/12 sayılı DIR Tebliğinin 45.maddesinin 1/ğ- fıkrasına istinaden Dahilde İşleme izin belgesinin resen kapatılması halinde, fiili ihracatın yapılıp yapılmamasına bakılmaksızın ithalatta alınmayan vergilerin tahsili ile 4458 sayılı Gümrük kanunun 238. Maddesi çerçevesinde gümrük vergilerinin iki (2) kat para cezası uygulanmaktadır ki, bu uygulamanın fiili ihracatı yapan firmalar aleyhine adil olmadığı düşünülmektedir.
insan kaynaklı usul hatasından doğacak cezai yaptırımların büyük cezalar olması sebebiyle amacını aştığı ve yapılan ihracatların yok sayılmasının dil olmadığı aşikardır. Şöyle ki:
Söz konusu tebliğde DİİB Kapsamında ihracatını fiilen ve tam olarak gerçekleştiren firmalar ile ihracatını kısmen veya hiç gerçekleştirmeyen firmalar; müeyyide bakımından aynı kategoride değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu durumun Anayasamızın amir hükümlerinden olan “eşitlik” ilkesiyle bağdaşmayacağı, Dolayısıyla Vergi Usul Kanununun 3. maddesindeki “işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması ilkesinin” ihlal edildiği,
Türk Ceza Kanununun 3. maddesinde yer alan; “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirlerine hükmolunur” hükmünün göz ardı edildiği,
Vergi ve ceza uygulanabilmesi için eşyanın Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinde olması ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 39 maddesine istinaden gümrüğe sunulması gerektiği, fiilen ihracatı gerçekleşen dolayısı ile olmayan eşyayı varmış gibi göstererek vergi ve 2 (iki) kat ceza mahsup edilmesinin hukuki olmayacağı,
Bahse konu DİİB kapsamında ithalatı yapılan ürünlerin amacına uygun olarak işlenmiş ürün haline getirilerek fiilen ihraç edildiği, gerek gümrük beyannamelerinden, gerekse DIR Otomasyon sisteminden başkaca bir belge yada izaha muhtaç olmayacak netlikte görülmesine rağmen yok sayılamayacağı,
31.03.2006 tarih ve 26125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak mevzuatımıza dahil olan 2006/10160 sayılı “Gümrük rejimlerinin basitleştirilmesi ve uyumlaştırılmasına ilişkin uluslararası sözleşme hakkında değişiklik protokolü ” ’nün “hatalar” 3.39.Standart başlıklı maddesinde aynen “Gümrük, hataların kasıtlı olmadığına ve hile niyeti ya da ağır ihmal bulunmadığına kanaat getirdiği takdirde hatalar için büyük cezalar yüklemez. Söz konusu hataların tekrar edilmesini önlemek için gerekli olduğunu düşünürse ancak amacı aşmayacak şekilde bir ceza yükleyebilir.” Denilmek suretiyle insani hatalar karşılığında ağır cezaların yüklenemeyeceği,
İzahtan varestedir.
Suç ile Hata arasındaki en önemli fark: biri bilerek diğeri bilmeyerek yapılır. Hukuktaki temel fark da budur. Müeyyideler bu perspektife göre uygulanırsa hem anlamlı hem de amacı aşmamış olur. Konuyu bağlamak gerekecek olursa, yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı fiilen ihracatı gerçekleştiren belge sahibi mükelleflerle, ihracat yükümlülüğünü yerine getirmeyen veya kısmen yerine getiren mükelleflerin aynı cezai yaptırımlara tabi tutulmaması ve belge kapsamında fiili ihracatını gerçekleştiren mükelleflerin aleyhindeki bu tür yaptırımların düzeltilerek, mağduriyetlerin önlenmesi yönünden konunun yetkililerce bir kez daha olarak gözden geçirilmesinin ziyadesiyle önemli olacağı değerlendirilmektedir. “Bilmeden yapılan hata yanlışlık; bilerek yapılan hata ise ihanettir.”
Haki DEMİRTAŞ
Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri